Rolünden bir türlü çıkamıyor

Önce, bilmeyenler için "rolden çıkamamak" nedir, onu açıklayayım: Bir oyuncunun, canlandırdığı karakterden fazla etkilenip, set dışında da onun gibi davranmasına yol açan psikolojik dengesizlik. İşte oyuncu Meltem Miraloğlu bana göre tam da bunu yaşıyor.
Onu, dedesi yaşındaki adamla evlendirilen çocuk gelin rolünü canlandırdığı Hayat Devam Ediyor dizisiyle tanımıştık. 2019 yılında kendisinden 48 yaş büyük Amerikalı Patrick Grady ile evlenerek ABD'ye yerleşen Miraloğlu'nun bu evliliği de çok tartışılmıştı. Eşinin vefatının ardından bu kez de kendisinden 40 yaş büyük 78 yaşındaki Amerikalı iş insanı Josef ile dünya evine girecekti. Ancak 18 Mayıs Pazar günü kıyılacak nikahın hazırlıkları sürerken kendisine aşık ABD'li bir genç adam tarafından saldırıya uğrayıp darp edildi. Kaburgaları kırılıp akciğerine saplanan ve ciğeri sönen Miraloğlu, New Jersey'de ameliyat edildi.
Tek bir rol, insanın kaderine etki eder mi? Ediyormuş meğer...


Şu halay başı meselesi
Değerli dostum Muharrem Akduman dikkatlerden kaçan önemli bir soruna değinmiş:
"Yüksel'ciğim, halledilmesi gereken çok önemli bir konu var: Halay başı meselesi.
Aslında, öyle önemsiz bir konu ki... Ama geçenlerde biri öldü bu yüzden. Ben, bizzat, şahit oldum bu saçmalığa. Halay başı en az bir Belediye Başkanı kadar ilgi görür Güneydoğu'da. Bankada sıra beklemezler, restoranlarda ağırlanırlar ve para alınmaz onlardan. Neymiş halay başı imiş???
Bitlis'te yıllar önce yanımda yetiştirdiğim bir gençle bankada yaşadık olayı. O zamanlar sıra numarası yoktu, her müşteri dizili sandalyelerden en sonuncuya oturur, baştakiler işlem yapmaya gittikçe bir sandalye ileri giderdiniz. Biz sıra beklerken biri girdi, sırasız işlem yapmaya başladı. Benim eleman itiraz etti ve sıra bekleyenler tarafından dövüldü. Karakolluk olduk ve onlar haklı çıktı. 'Önce halay başının işi görülecek' dediler çünkü... Emniyet güçleri de maalesef bir şey yapamadı. Arkadaş da yediği dayakla kaldı...
30 yıl geçti ama şimdi yine aynı durum... Geçenlerde itiraz edeni öldürdüler. Çok yazık... Sevgiler."


'Türkiye uzarsa budayın'
Geçen hafta Özgür Özel'in darp edilmesi üzerine yazdığım "Başaramayacaksınız" başlıklı yazım sizlerden büyük ilgi ve destek gördü. İşte benimle aynı duyguları paylaşan okurum Ekrem Erol'un mektubu:
"Sayın Aytuğ yazılarınızı kaçırmamaya özen gösteriyorum. 'Başaramayacaksınız' başlıklı yazınızı okudum. Yıllarca aynı güçlerle mücadele ettik. Bu güçlerin sloganı şu idi: 'Türkiye uzarsa budayın, solarsa sulayın. Para isterse para verin. Çalışıp çalışıp faiz ödesinler ama ana parayı hiç ödeyemesinler.'
Selam ve saygılarımla."


Böyle hata olur mu?
Köşemizin kıdemli okurlarından Muhsin Manav'dan harika bir tespit:
"Merhaba Yüksel Bey; TRT 1'de Selahaddin Eyyubi dizisinde bir mevlithan okumaya başladı: 'Ol sadeften doğdu ol dür danesi...' 1346-1422 yılları arasında yaşamış olan Süleyman Çelebi'nin eseri. Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi ise 1135-1195 yılları arasında yaşadı. 200 yıllık bir zaman farkının önemli olmadığını düşünen (!) senaristlerimizi bu sentez için kutluyorum."


Gaf kürsüsü
Okurumuz Ahmet Tirpan'ın notu: Eşref Rüya'nın 30 Nisan'daki bölümünde, emniyet amiri, komisere gelip "Eşref'e kim haber vermiş olabilir?" diyor. Halbuki Eşref'in HTS kayıtlarından bunu kolaylıkla öğrenebilirdi.


Zap'tiye
Kültür adına yılın en güzel ve anlamlı fotoğrafı olabilir mi acaba?

Ne demiş?
Muharrem Akduman, TRT 1 ekranından not almış: Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu: "Sabah uyandığınızda eşinize sarılın." Alişan: "Kaynanama sarılsam olur mu?"



Haber Kaynak : SABAH.COM.TR

"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."